WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ



Join the forum, it's quick and easy

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

***Wep Arısı Arı Bir Sitedir. Wep Arısı Gerçek Düşünçeyi Yansıtan Sitedir***


    Orhan Gazi Dönemi Fetihler

    ZonGiSi
    ZonGiSi


    Mesaj Sayısı : 173
    Points : 63015
    Reputation : 3
    Kayıt tarihi : 11/12/12
    Yaş : 45

    Orhan Gazi Dönemi Fetihler  Empty Orhan Gazi Dönemi Fetihler

    Mesaj tarafından ZonGiSi C.tesi 01 Haz. 2013, 14:09

    Orhan Gazi Dönemi Fetihler

    Orhan Bey’in beylik yıllarının ilk dönemi
    Anadolu’da fetihlerle geçmiştir. Beyliği sırasında bütün diğer Anadolu
    beylikleri gibi İran’da kurulu İlhanlılar’ı metbu sayıp yıllık vergi
    ödemekte devam etmiştir. Diğer yandan da Bizans topraklarına yönelik
    akınlar ve fetihlerle Osmanlı Beyliği daha güç kazanmıştır.
    Orhan Bey 1321de Mudanya’yı fethederek beyliğini Marmara Denizi kıyısına
    erişmiştir. 1323 yılında Gebze de kendi adında camii yaptırmıştır. 1321
    ve 1326′ya kadar Gazi komutanlar emri altında Osmanlı beylik birlikleri
    beylik sınırlarina sevkedilmiş; Konur Alp Batı Karadeniz dolaylarına,
    Akçakoca İzmit dolaylarına, Gazi Abdurrahman Yalova (Yalakabad)
    dolaylarına akınlar yaparak Yalova, Akyazı, Mudurnu, Pazaryeri
    (Ermenipazarı), Sapanca (Ayangölü), Kandıra, Samandra fetihleri
    yapılmıştır.

    1326′de hedef, bölgenin en büyük merkezi olan ve yıllardır abluka
    altında tutulan Bursa kenti olmuştur. Önce Orhaneli (o zaman Atranos)
    kalesi alınmış ve yıkılmış; sonra Bursa hisarını kuşatmak üzere
    Pınarbaşı mevkininde karargah kurulmuştur. Fakat Köse Mihal Bey’in
    diplomatik çabaları sonucu kale muhafızı Evranos kaleyi savaşsız teslim
    etmiştir. Köse Mihal Bey ve Evranos Bey’in müslüman olup Orhan Bey’in
    hizmetinde akıncı beyleri olarak görev yapmaları ve bu misyonu kendi
    soydaşlarına devretmeleri Osmanlılık kimliği yaratma siyasetinin ilk
    başarılı sonuçlarıdır. Bir vekayiname Bursa alınışını 2 Cemazievvel 726
    (6 Nisan, 1326) olarak vermektedir. Fakat elde bulunan bazı, Orhan Gazi
    adına Bursa’da basılı olduğu gösterilen akçe sikkeleri daha önceki
    tarihleri göstermektedir. Genel olarak Osmanlı tarihçiler Bursa’nın
    alınması ile Orhan Gazi tarafından başkent yapıldığı bildirirler.
    Sonraki yillarda Orhan Bey’in gazi komutanları akıncıları ile Kocaeli
    topraklarında ilerlemişler; Kartal ve Aydos kalelerini fethetmişler ve
    Boğaz kıyılarında görülmüşlerdir.

    Mayıs 1329da Bizans imparatoru olan III. Andronikos ve yakın danışmanı
    (sonra imparator olan) Yannis Kantakuzenos 2.000 paralı asker ile
    takviyeli bir Bizans ordusu ile Kocaeli’nde ilerlemiş; İzmit kuşatması
    yapan ise Orhan Gazi ivedi yürüyüşle Darıca üzerinden gelmiş; ve ilk
    defa bir meydan savaşı olarak Bizans ve Osmanlı orduları 11 Haziran
    1329da Maltepe (Palekanon) Savaşı’na girişmişlerdir. Bu savaşta Bizans
    ordusu Osmanlı ordusuna yenik düşüp bozguna uğramış ve Bizans İmparatoru
    III. Andronikos yaralı olarak kurtulmuştur. Böylece III. Andronikos’un
    Bizans Anadolu topraklarını geri alma planları suya düşmüştür ve
    Bizanslılar bir daha böyle planlara girişmemişlerdir.

    Orhan Bey’in bu askerî zaferi sonucu olarak bütün Hristiyanlar için ana
    itikat prensibi sağlayan Nicea İtikadı’in 325de kabul edildiği şehir
    olan ve Bizans Konstantinopolis’i Latinlerin elinden alıp kurtaran İznik
    Rum İmparatorluğu’nun başkenti olmuş olan İznik (Nicea) 2 Mart1331de
    hiç direniş görünmeden fethedilmiştir. Orhan Bey ve yakınları tarafından
    yapılan imar çalışmaları çok kısa bir zamanda İznik bir Osmanlı kültür,
    ticaret ve sanat merkezi olan bir İslam şehrine döndürmüştür. Özellikle
    Orhan Bey İznik büyük katedralini camiye ve bir manastırı medreseye
    çevirtmiş; eşi Nilüfer Hatun bir imaret yaptırmış; oğlu Süleyman Paşa
    ise yeni bir medrese inşa ettirmiştir.

    Bu çalışmalar sürerken Kara Timurtaş Paşa Marmara’nın Gemlik ve Armutlu
    kıyılarını Osmanlı sınırlarina katmış. Sonra daha eski klasik Roma
    İmparatorluğu’nun (284 ve civarında) başkentliğini yapmış olan ve 6
    yıldır Osmanli ablukası altında bulunan İzmit (Nikomedia) 1337de Bizans
    tarafından savunulamaz duruma gelmiş; son Bizans valisi Prenses Marika
    Paleialogos tarafından terkedilip Osmanlı orduları tarafından fethedip
    yönetimi Süleyman Paşa’ya verilmiştir.

    Bunun üzerine III. Andronikos 1333de Osmanlı hükümdarı Orhan Beye bir
    barış anlaşması teklif etmiş ve yıllık 12.000 Bizans altını haraç
    karşılığında Bitinyada Bizans elinde kalmış olan arazilere Osmanlı’ları
    hücum etmemesini teklif etmiştir. Böylece Orhan Bey’in Anadolu’da
    küffardan fethedilecek önemli bir yer kalmamıştır.

    Orhan Bey bu nedenle 1340larda beyliğini yeni bir strateji olan komşu
    Türkmen beyliklerin fethine yöneltmiştir. Bu ülkeler İslam siyaset
    felsefesine göre dar-ül harp olmadığı için bu yeni stratejinin
    uygulaması için sudan nedenler yaratılmıştır.

    Önce Karesi Beyliğinde hükümdarlık kavgasına geçen Demirhan Bey ile
    Dursun Bey’in arasını bulmak nedeniyle Orhan Bey 1342de Ulubad,
    Karacabey (Mihaliç) ve Mustafakemalpaşa (Kırmastı) kalelerini işgal
    etmiştir. Bununla da yetinmeyerek önemli bir askerî kuvvetle 1345 de
    Karesi Seferi’ne çıkmıştır. Bu iki kavgalı bey Bergama’da sıkıştırılmış;
    Dursun Bey kuşatma sırasında olmuş; Demirhan Bey esir olarak
    alınmıştır. Böylelikle Karesi Beyliğine ait geniş topraklar ve
    Balıkesir, Manyas, Edincik ve Erdek kentleri Orhan Bey idaresine
    geçmiştir.

    Sonra İç Anadolu’ya akınlar başlamıştır. Bu akınlar 1354de Gerede ve
    Osmanlılara kuruluştan beri destek sağlayan Ahilerinin merkezi Ankara
    kalelerinin Orhan Bey’in eline geçmesi ile sonuçlanmıştır.






    Rumeli’ye geçiş


    Orhan Gazi’nin hükümdarlığının son döneminde yeni bir strateji ortaya
    çıkmıştır. Bu strateji Bizans’a yardım etme vesilesiyle Rumeli’ye
    Osmanlı askeri gönderilmesi ile başlayıp; Osmanlıların ve Turklerin
    Rumeli’de toprak edinip şehirlere de yerleşmesi ve yeni bir küffar
    elinden toprak fethetme sürecinin (sonucunda ta orta Avrupa’ya uzanacak
    olan sürecin) başlaması ile devam etmiştir.

    Orhan Bey’in Bizans’a yardım etmesi, bir iç isyan sonrası imparatorluk
    tahtına geçen VI. Yannis Kantakuzenos’la kurulan yakın ilişkilerle
    başlamıştır. 1344de Bizans İmparatoru zor bir durumda bulunuyordu.
    Selanik’teki valisi olan Yannis Apocausus duruma hakim olamamış ve
    bağnaz fanatikler (Zealot) olarak anılan bir parti tekrar idareyi eline
    almıştı. Sırp Kıralı Stefan IV. Duşan tekrar Bizans aleyhine dönmüş ve
    tüm Makedonya’yı istila etmek niyetiyle Serez kalesini kuşatma altına
    almıştı. Anadolu’da müttefiki olan ve daha önce askerî yardım sağlayan
    Aydınoğlu Umur Bey’in donanması Papa’nın kurduğu Lig müttefikleri
    donanması tarafından İzmir’de yakılmış ve İzmir Papalık müttefiklerinin
    işgali altına alınmıştı. Saruhan Beyliği asker sağlayabilecek durumda
    idi; ama bu kuvvetin hem Selanik hem de Sırp Kıralına karşı bir askerî
    sefer için yeterli olmayacağı gayet açıktı. Onun için 1345in ilk
    aylarında VI. Yannis Kantakuzenos Orhan Bey’le yakın ilişkiler kurmak
    için temaslara başlamıştır. Kendisi tarih yazarı da olan Kantakuzenos bu
    evlilik hakkında kitabında bir bölüm ayırmıştır. Buna göre Kantekuzanos
    biraz Turkçe öğrenmiş; iki hükümdar birbirleri ile yakın şahsi bağlantı
    kurmuşlar ve Orhan Bey’le şahsi görüşmeleri sırasında birbirinden güzel
    üç kızını da Orhan Bey’le tanıştırmıştır. İkinci kızı olan Teodora’yı
    Orhan Bey ile evlendirmek için anlaşmışlardır. 1346da Orhan Bey’i düğün
    yeri olan Silivri’ye (Salymbria’ya) getirmesi için 30 gemilik Bizans
    donanması kullanılmış ve 3 gün 3 gece süren düğünden sonra aynı filo
    Orhan Bey’i ve maiyetini geri götürmüştür. Ertesi yıl Orhan Bey yeni
    karısı Teodara ile bu sefer Üsküdar’da kayınbabası ile buluşmuştur.
    1350′de Selanik’teki bağnaz fanatikleri (Zealot) ortadan kaldırmak için
    harekete geçen VI. Yannis Kantakuzenos yine damadı Orhan Bey’den Türk
    süvari kuvveti desteği istemiştir. 20.000 kişilik, Osmanlı süvari
    kuvveti ile takviyeli, Bizans kuvvetleri ile VI. Yannis Kantakuzenos’un
    oğlu olan Matthaios Kantakuzenos komutası altında Selanik’e doğru
    ilerlerken Orhan Bey’in askerlerinin Anadolu’ya geri gitmeleri gerekmiş
    ve bu askerlerin gitmesi ile gücü çok azalan Matthaios’un şansı yaver
    gidip Selanik yakınlarında bir Türk asıllı korsan filosu bularak bunları
    paralı olarak tutup Selanik’e girmeyi başarmıştır.
    1352de VI. Yannis Kantakuzenos’un ortak imparator olan V. Yannis
    Palaiologos ile arası açılmış ve V. Yannis, Edirne’de hüküm süren
    Matthaios’a Sırplar yardımı ile hücum edip şehrin idaresini eline
    almıştır. Buna karşılık Konstantinopolis bulunan VI. Yannis Kantakuzenos
    damadı Orhan Bey’den askerî destek istemiştir. Orhan Bey bunun üzerine
    komutanlığını oğlu olan Süleyman Paşa’nın yaptığı bir büyük Osmanlı
    birliğini VI. Yannis emrine girmek üzere göndermiştir. Bu Osmanlı
    birliği ile takiveyeli Bizans ordusu Bizans İmparatoru VI. Yannis
    başkomutanlığı altında Edirne’ye yürüyüp bu şehri kurtarmıştır. Ayni
    Osmanlı birliği birkaç ay sonra bir karışık Sırp-Bulgar ordusunu donmuş
    olan Meriç Nehri kıyılarında yenik düşürüp imha etmiştir.


    Bazı Türk tarihlerine göre bu başarının sonucu olarak 1353de Çimpe
    kalesi Süleyman Bey’e bir askerî üs olarak verilmiştir. Süleyman Bey
    buraya ve civarına askerlerinin ailelerini ve göçmen Türkmenleri
    yerleştirmeye başlamıştır ve bu kale Osmanlılarin Avrupa’ya bir
    köprübaşı noktası olmuştur. Bunu önlemeye çalışan İmparator VI. Yannis
    Kantakuzenos Çimpe kalesini geri almak için 10.000 altın tazminat
    vermeyi teklif etmiş ve bunu müzakere etmek için Orhan Bey’le şahsen
    görüşmek istemiştir. Fakat yaşlılığını ve hastalığını ileri süren Orhan
    Bey bu görüşmeyi kabul etmemiştir.
    Bir başka açıklamaya göre ise 2 Mart,1354de bütün Trakya büyük bir
    deprem geçirmiş ve bu afetin hemen arkasından gelen kar tipi fırtınaları
    ve şiddetli yağmur afetleri hayatı daha da fenalaştırmıştır. Bu afetten
    önce büyük bir Bizans şehiri olan Gelibolu taş taşın üzerinde
    kalmayacak kadar zarar görmüş ve tüm halkı tarafından denizden terk
    edilmiştir. Bigada bu haberi alan Süleyman Paşa bir anlatıma göre zaten
    kendine üs verilen Çimpe’ye gitmek üzere hazır bulunmaktaydı. Diğer bir
    anlatıma göre, Süleyman Paşa daha önceki yardım seferinde Rumeli
    topraklarının zenginliğini görmüş ve Rumeli’ye geçmek için bir böyle bir
    fırsat kollamaktaydı.

    Her nedenle olursa olsun, Süleyman Paşa ve ordusu ile Çanakkale
    Boğazı’nı geçip ve birlikte getirilen Türkmen göçmenleri bomboş olan
    Gelibolu’ya yerleştirmiştir. Birkaç ay içinde şehirdeki binalar
    yaşanacak şekilde onarılıp ve şehrin surları yeniden inşa edilmiş ve
    Gelibolu nüfusunun hepsi Türk olan bir müslüman şehrine
    dönüştürülmüştür. Bizans imparatoru resmen Süleyman Paşa’dan
    Gelibolu’dan orada yerleştirdiği bütün Türklerle birlikte çekilmesini
    istemiştir. Ancak Süleyman Paşa yanıt olarak buraya Türklerin Allah’ın
    niyeti ile geldiklerini; geldiklerinde şehrin terkedilmiş olduğunu;
    burada oturan hiçbir kimsenin evinden zorla atılmadığını ve bu şehri
    terketmenin Allah’ın inayetini ret etme olacağını bildirmiştir.
    İmparator bu şehrin boşaltılması masraflarını karşılayacağını ve üstüne
    tazminat vereceğini bildirdiyse de Süleyman Paşa’yı fikrinden
    çaydıramamıştır. İmparator bu sefer damadı Orhan Bey’e de durumu şikayet
    etmiştir; Orhan Bey İmparatorla İzmit’te görüşebileceğini bildirmiş ise
    de görüşmeye hastalık bahanesine gitmemiştir. Bunu bir felaket olarak
    kabul eden İmparator büyük bir yeise kapılmıştır.

    Bu sorun daha bir hal yoluna konulmadan Kantakuzenos, ortak imparator
    olan V. Yannis’le açık mücadeleye girişmiş; önce damadı V. Yannis
    Palaiologos’u ortak imparatorluktan atıp; Bozcaada’ya (Tenedos’a)
    sürgüne göndermiştir. Ama oradan Venedikliler yardımıyla Bozcaada’dan
    kaçan V. Yannis İstanbul’a gelip Konstantinopolis’te idareyi yeniden
    eline almıştır. V. Yannis ile kayinpederi VI. Yannis Kantakuzenos
    anlaşma yapıp birlikte imparatorluk yapmayı kabul etmişlerdir. Fakat,
    büyük bir depresyon içinde bulunan VI. Yannis Kantekuznos birkaç gün
    sonra 4 Aralık,1354de kendi isteği ile tahtından feragat etmiş; bir
    manastıra kesiş olarak girmiştir. Böylece Osmanlıların Rumeli’ye
    geçmeleri bir emrivaki olarak kalmış, ama Orhan Bey’in kayınbabası
    iktidardan ayrılmıştır.

    Masallaşmış bir açıklamaya göre ise Süleyman Paşa ve ufak ordusu
    Rumeli’ye salla geçiş yapmış ve orada ilk yerleşkiyi kurmuşlardır.
    Her ne şekilde geçiş ve köprübaşı kurulmuş olursa olsun, Osmanlılar
    Trakya’da Bizans şehirlerini birer birer zaptemeye başlamışlardır. Çimpe
    Kalesi ve Gelibolu kale ve şehirinden başlayarak Bolayır, Keşan ve
    Rodoscuk (Tekirdağ) 1354de fethedilmiştir. Bunun yanında fethedilen
    toprakları korumak amacıyla Rumeli’de geniş bir iskan politikası
    uygulanmış ve Anadolu’dan Trakya’ya Türkler getirilip yeni fethedilen
    yerleşkelere iskan edilmişlerdir. Ayrıca, zaten Trakya topraklarında
    bulunan korsanlık, haydutluk ve çetecilikle geçinen Türkler,
    Aydınoğulları ve Saruhan orduları kalıntıları da Osmanlılara
    katılmışlardır. 1356da Osmanlılar Çorluya kadar ilerlemişlerdir.

    Rumeli’deki Osmanlı toprakları üzerinde beylerbeylik görevi yapan
    Süleyman Paşa Çorlu civarında bir sürek avı sırasında atından düşerek
    feci şekilde ölmüştür 1357 . Süleyman Bey’in ölümu ile; 1359-1362
    arasında Orhan Bey’in oğlu ve veliahtı Murat Bey Rumeli’de Osmanlı
    ordularına komutaya başlamıştır. Osmanlılar 1361de Dimetoka’yi ellerine
    geçirmişler. 1362de Orhan Bey öldüğünde Osmanlı orduları Edirne
    kapılarında olup o yıl bu şehir de Osmanlılar eline geçmiştir.

      Forum Saati Paz 19 Mayıs 2024, 20:36