WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ



Join the forum, it's quick and easy

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

***Wep Arısı Arı Bir Sitedir. Wep Arısı Gerçek Düşünçeyi Yansıtan Sitedir***


    I.Murat

    ZonGiSi
    ZonGiSi


    Mesaj Sayısı : 173
    Points : 63015
    Reputation : 3
    Kayıt tarihi : 11/12/12
    Yaş : 45

    I.Murat  Empty I.Murat

    Mesaj tarafından ZonGiSi C.tesi 01 Haz. 2013, 14:12

    I.Murat



    I.Murat  1.muratÜçüncü Osmanlı padişahı. 29 Haziran 1326’da Bursa’da doğdu, 28 Ağustos 1389’da Kosova’da öldü.

    Orhan Bey’in oğludur. Annesi Yarhisar Tekfuru’nun kızı Nilüfer Hatun’du.
    I.Murad, Osmanlı tarihinde daha çok "Hüdavendigâr" sanı ile anılır.
    Lalası Şâhin Paşanın yanında dînî, millî, idârî ve askerî kültürünü
    arttırdı. 1340’a doğru Bursa’da sancakbeyliği yaptığı sanılmaktadır.
    Ağabeyi Süleyman Paşa’nın Rumeli'de başlattığı bir dizi fetihte yardımı
    görüldü ve Süleyman Paşa 1359’da ölünce bu bölgedeki birliklerin
    komutanlığını üstlendi ve Osmanlı tahtına veliahd tâyin edildi.

    1361 yılı sonlarında Orhan Bey’in ölümü ardından Bursa’ya çağrılarak bey
    ilan edildi. Beyliğe getirilişinde o dönemdeki siyasal kararlarda
    ağırlıkları bulunan Bursa Ahileri’nin etkisi büyük oldu. Orhan Bey’in
    ölümü, Bizans’la ilişkileri gerginleştirdi. I.Murad’ın Bursa’ya geçmiş
    olmasını fırsat sayan Rumlar, yitirdikleri toprakları geri almak için
    harekete geçtiler. Ahiler de Ankara’nın yönetimine el koydular. Bizanslı
    yöneticilerin kışkırttığı Osmanlı şehzadeleri ve özellikle Şehzade
    Halil, ciddi bir sorun olmaya adaydı. 1362’de Ankara’ya yürüyen I.Murad,
    kenti Ahiler’den teslim aldı. Buradan, kardeşlerinin kaçtığı
    Eskişehir’e yöneldi. Burayı da Ahiler’den geri aldı ve ağabeyi Halil ile
    iki kardeşini öldürttü. Olay, Osmanlı tarihinde, taht için kardeş
    öldürme olaylarının ilkiydi.

    Osman ve Orhan beyler, yönetim ve askerlik işleri için, kardeşlerini ya
    da oğullarını yardımcı seçerlerken Murad Bey, bu olanaktan yoksundu.
    Dolayısıyla yeni bir geleneği başlattı ve Çandarlı Kara Halil
    Hayreddin’i (Paşa) kazasker, lalası Şahin Bey’i de (Paşa) beylerbeyi
    atadı. 1363’te Rumeli’ye geçti. Lüleburgaz ve Çorlu’yu geri aldı. Akıncı
    komutanları Evrenos ve Hacı İlbey de Keşan, İpsala, Dimetoka ve
    Dedeağaç’ı Osmanlı topraklarına kattılar. Bu yılın sonbaharında,
    çevresiyle bağlantıları kesilen Edirne Sazlıdere’de Rum-Bulgar ortak
    güçleriyle yapılan bir savaştan sonra fethedildi. I.Murad'ın ilk önemli
    başarısı bu oldu. Rumeli fetihlerini sürdürmek, Edirne’ye Batı’da
    yeterli bir güvence alanı kazandırmak için, Dimetoka’yı karargâh
    seçti.1364’te Filibe ve Gümülcine alındı. Bulgarlar ve Sırplar,
    Osmanlılar’a karşı Avrupa devletlerinden müttefikler bulmaya koyuldular.
    I.Murad ise, alınan Rumeli topraklarına Anadolu’dan göçmenler getirerek
    bölgede yerleşmeyi sağlayacak önlemler almaktaydı.


    Sırp Sındığı

    İlk kez Osmanlı veziri sanını alan Çandarlı Kara Sırp Halil Hayreddin
    Paşa, beylik sınırlarını aşan devletin, Sındığı askeri yapısına el attı
    ve 1365’te Yeniçeri Ocağını Savaşı kurdu. Bu, fetihlerin sürdürüleceğini
    gösteriyordu. Karşı ittifak ise, papa V. Urbanus’un çabaları sonucu
    kurulabildi. Sırp Kralı Uroş önderliğinde, Macarlar’ı, Bulgarlar’ı,
    Sırplar’ı, Lehler’i ve Bosnalılar’ı kapsayan geniş bir ortaklık,
    kalabalık bir ordu çıkardı ve 1365’te Edirne’yi hedef seçti. Beylerbeyi
    Lala Şahin Paşa, Bursa’daki Murad Bey’den yardım isteme gereği duydu.
    Fakat bu istek yerine ulaşmadan, Hacı İlbey komutasındaki baskıncı bir
    süvari birliği müttefik ordusunu Meriç vadisinde yendi. Sırp Sındığı
    denen bu zaferin hemen ardından I.Murad Karabiga’yı aldı.
    Burayı, Anadolu-Rumeli arasında köprübaşı yaptı ve epeyce bir kuvveti
    karşıya geçirerek Rumeli’nde iki yıl kadar sürecek yeni bir sefer
    başlattı. Gelibolu’yu geri aldı. Aydos, Süzebolu, Karinâbad kaleleri,
    Hayrabolu bu dönemde ele geçti. 1367’de Yanbolu ve Samakov, 1368’de
    Vize, Pınarhisar, Kırklareli ele geçirildi. Bu hızlı ve planlı yayılış,
    Bulgar Kralı Ivan Şişman’ı, antlaşmaya zorladı.

    I.Murad'ın Balkanlar’daki yayılma siyaseti, 1374’e dek aralıksız
    sürdürüldü. Savaş deneyimleri giderek artan ve bölgeyi daha yakından
    tanıyan Türk komutanlar, Batı Trakya’yı, Makedonya’nın önemli bir
    kısmını ele geçirmede güçlük çekmediler. Halil Paşa, Selanik önlerine
    kadar ilerledi. Köstendil, kısa bir süre için Osmanlılar’ın sınır
    noktası olurken 1374’te Sırp Kralı Lazar Hrebelyanoviç de barış istemek
    zorunda kaldı. Bu hızlı yayılışı güvenceye alabilmek için, işgal edilen
    topraklarda kalan birçok küçük kalenin de fethedilmesi gerekiyordu.
    I.Murad 1375’te bu amaçla Rumeli’ye geçti. Malkara’yı karargâh edinerek
    bu tür noktaların alınmasını yönetti. Ferecik, İnceğiz, Çatalburgaz
    kaleleri Türkler’e geçti.


    Anadolu Beylikleriyle İlişkiler

    Bundan sonra, kuvvetlerin ağırlığı Anadolu’ya kaydırıldı. I.Murad
    1376’dan 1382’ye dek beş yıl, Bursa’da kaldı. Bir yandan imar
    çalışmalarına, bir yandan da Anadolu beylikleriyle ilişkilere önem
    verdi. 1381’de Germiyanoğulları Beyliği’nin elindeki Kütahya, Tavşanlı
    ve Simav’ı barışçı yoldan ülkesine kattı. Bunu, 1382’de
    Hamidoğulları’ndan 80.000 altın karşılığı Akşehir, Yenişehir ve Yalvaç’ı
    alması izledi. Anadolu’daki bu güçleniş paralelinde Bulgaristan’ın
    Sofya, Niş ve Manastır gibi önemli merkezleri alındı. Kara Timurtaş
    Paşa, Evrenos Bey ve Çandarlı Halil Hayreddin Paşa 1385’e dek bu bölgede
    savaşları ve akınları sürdürdüler. 1383’te, Çandaroğulları beyi
    II.Süleyman Şah Osmanlı korumasına girdi.

    1385’te oğlu Savcı, Bizans prensi Andronikos’la birlik olarak ayaklandı.
    Ancak yenilerek öldürüldü. I.Murad, oğluyla bu acı hesaplaşmanın hemen
    ardından, kızı Melek Hatun’un kocası Karaman Beyi Alaeddin’le uğraştı.
    1387’de asi damadının işgal ettiği Beyşehri’ni kurtarmak için Karaman
    topraklarına yürüdü. Kayınpederine karşı kalabalık bir Türkmen ordusu
    çıkaran Alaeddin Bey yenildi ve Konya’ya sığındı.



    Kosova Savaşı ve Ölümü



    Osmanlılar’ın iki yönlü genişleme ve yerleşme siyasetine karşı Sırplar,
    Arnavutlar, Hırvatlar, hatta Karamanoğulları 1388’de güçlü bir birlik
    oluşturdular. Birlik güçleri önce Balkanlar’daki Osmanlı garnizonlarını
    bastı. Bu cesaretli çıkış, Macarlar’ı, Eflâklılar’ı, Lehler’i, hatta
    Osmanlı boyunduruğundaki Bulgarlar’ı da yüreklendirdi. Murad Bey,
    soğukkanlı bir siyaset izleyerek Rumeli’ye asker, cephane ve erzak
    yığdı. Çandarlı Ali Paşa, Tırnova’yı alırken kendisi de ordu ile
    Bulgaristan’a girdi. Ali Paşa’nın fetihleri Tuna boyunca Niğbolu’ya dek
    uzadı. Bulgar Kralı Şişman, koşulsuz teslim oldu. Bu başarı, karşı
    ittifakı, Bulgar desteğinden yoksun bırakmakla kalmadı, büyük bir
    savaşın ne denli pahalı olacağını da örneklendirdi. Sofya, Köstendil,
    Kartova yolu ile Usküp yakınındaki Karatavuk Ovası’na (Kosova) gelindiği
    zaman, düşman kuvvetlerinin de buraya pek yakın bir noktada olduğu
    öğrenildi. I.Murad, ordusuna geleneksel düzeni verdi. Merkezi doğrudan
    yönetecekti. Ön safı Yeniçeriler tutuyordu. Onları gerideki topçu
    bataryaları koruyacaktı. Şehzade Yakub sol, Bayezid sağ kol birliklerine
    komutan seçildiler. Karşıda, Sırp Kralı Lazar, prensler, Bosna, Eflâk,
    Macar, Hırvat beyleri ve birlikleri vardı. 28 Ağustos 1389’da yapılan
    savaş sekiz saat sürdü. Şehzadelerin çabaları ile düşman ordusu bozguna
    uğratıldı, kaçanlar kovalanmaya başlandı. Ancak I.Murad, nasıl olduğu
    aydınlığa kavuşmamış bir biçimde, Miloş Obiliç (Kabiloviç) adlı bir Sırp
    tarafından savaş alanında şehit edildi. Olay, Osmanlı ordusunu bir öç
    duygusuna itti. Kral Lazar ablukaya alınarak yanındakilerle birlikte
    kılıçtan geçirildi.

    I.Murad’ın cenazesi Bursa’ya gönderilerek Çekirge’deki türbeye gömüldü.
    Kosova’da şehit düştüğü yer ise “Meşhed-i Hudavendigâr” olarak Türkler
    tarafından önemli bir yer sayıldı. Yüzyıllarca önemini korudu.

    I.Murad, döneminin siyasal koşullarını iyi değerlendirmiş, Orhan Bey’den
    devraldığı beyliği, askeri, iktisadi ve siyasal bakımlardan bir devlet
    gücüne ulaştırmıştır. Anadolu beyliklerinin bir bölümünü uzlaşmacı
    girişimlerle Osmanlı egemenliğinde eritirken, bir bölümü üzerinde de
    yaptırımcı bir denetim kurmayı amaçlamıştır. Bizans’ı, vergi ödeyen
    bağlı bir devlet durumunda tutması; Memlûkler’le dost geçinmesi; çok
    uzaklardaki Azerbaycan ve Altın Ordu hükümdarları ile yazışması; Venedik
    ve Cenovalılar’la ticareti ve tutsak değişimini öngören antlaşmalar
    imzalaması güttüğü siyasetin ana çizgileri olarak gösterilebilir.
    Döneminde Osmanlı kültür ve sanat yaşamı canlanmış, özellikle Osmanlı
    mimarlığı, sanatsever kişiliğinin koruyuculuğunda gelişmeye başlamıştır.

      Forum Saati Paz 19 Mayıs 2024, 14:59