WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ



Join the forum, it's quick and easy

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

***Wep Arısı Arı Bir Sitedir. Wep Arısı Gerçek Düşünçeyi Yansıtan Sitedir***


    Yıldırım Beyazıt

    ZonGiSi
    ZonGiSi


    Mesaj Sayısı : 173
    Points : 63015
    Reputation : 3
    Kayıt tarihi : 11/12/12
    Yaş : 45

    Yıldırım Beyazıt  Empty Yıldırım Beyazıt

    Mesaj tarafından ZonGiSi C.tesi 01 Haz. 2013, 14:15

    Yıldırım Beyazıt



    Yıldırım Beyazıt  Yildirim-beyazitOsmanlıSultanlarının
    dördüncüsü Bayezid Han 1360 yılında doğdu. Annesi GülçiçekHanım’dır.
    Çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim alan Bayezid Han,
    şehzadelikdönemini Kütahya’da geçirmiştir. Babası ile birlikte Kosova
    savaşına katılmış,onun şehit düşmesi ile idareyi eline almıştır.


    Sultan Bayezid, hükümdarlığının ilk yıllarını (1389–1392) Aydınoğulları,
    Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Hamidoğulları
    beyliklerinikontrol altına almak için mücadele ederek ve buraların
    yönetimine kendisarayında yetişmiş kullarını atayarak geçirdi. Ardından
    kendisi Anadolu ileilgilenirken ihmal edilmiş bulunan Balkanlara
    yöneldi. Kendi aralarında mücadelehalinde olan Balkanlardaki yerel
    devletleri tekrar kontrol altına almak güçolmadı. Bu dönemde girişilen
    mücadele 1396’da Niğbolu’da Avrupa’nın en güçlüşövalyelerinden
    müteşekkil Haçlı Ordusunun yenilmesi ile son bulmuştur. NiğboluZaferi
    Osmanlıların Balkanlardaki hâkimiyetini pekiştirmekle kalmamış
    aynızamanda, Sultan Bayezid’in İslam topraklarındaki itibarını da
    artırmıştır. Buzaferden sonra Müslüman coğrafyada ‘Sultan’ olarak
    anılmaya başlanmıştır. Butarihten sonra İran, Irak gibi karışıklık
    içinde bulunan coğrafyalardan Anadolutopraklarına, Sultan Bayezid’in
    idaresine girmek üzere önemli ölçüde göçlerbaşlamıştır.

    1399’da Anadolu’ya dönen Bayezid, Karaman ve Kadı Burhaneddin
    topraklarını ilhak ederek Toroslar’dan Tuna’ya kadar uzanan merkezi bir
    imparatorluk kurmuştur.


    Bu arada Orta Asya ve İran’a uzanan güçlü bir imparatorluk kurmuş
    bulunan Timur(1335-1405); Anadolu topraklarına girmeden önce Çağatay,
    Harzemşah ve İlhanlı gibi hanedanların son varislerini de ortadan
    kaldırmış bulunmaktaydı. Bu nedenle kendisi bu hanedanların doğal varisi
    olarak görmekteydi. 1400 yılına gelindiğinde ise Anadolu topraklarına
    yönelerek Kadı Burhaneddin Devleti’nin başkenti olan Sivas’ı ele
    geçirdi. Bunu gören Türkmen Beyleri derhal Timur’un tarafına geçerek
    onun yanında yer aldılar.

    Sultan Bayezid ve Timur’un karşılaşması kaçınılmazdı. Türk dünyasının
    lideri olma iddiasındaki bu iki büyük hükümdar her ne kadar
    birbirlerinden farklı hedeflere sahip olsalar da birbirleri ile mücadele
    etmeye mecbur kalmışlardı.


    İşte bu halde iken iki tarafın ordusu 27 Ağustos 1402’de Ankara
    yakınlarında Çubuk Ovası’nda karşılaştılar. Coğrafya itibarıyla daha
    avantajlı bir konumda savaşa giren Timur’un ordusu daha kalabalıktı.
    Savaşın başında üstünlük sağlamasına rağmen, bazı Türkmen yedek
    kuvvetlerinin ve Sırp vasal kuvvetlerinin Timur’un tarafına geçmesi
    sonucunda Bayezid savaşı kaybetti. Osmanlı Ordusu yenildi ve Bayezid
    esir düştü. İki oğlu, Şehzade Musa ve Mustafa ile birlikte Akşehir’e
    sürgüne gönderilen Sultan 9 Mart 1403 tarihinde vefat etmiştir.

    Sultan Bayezid tahta geçerken; Türkmen beylerinin desteklediği şehzade
    Yakup’a karşı devşirme unsurların desteğini alarak tahta çıkmıştır. Onun
    idaresi zamanında devşirme sistemi tekrar canlandırılmış ve Hıristiyan
    gençleri sadece bir asker olarak değil aynı zamanda bir Osmanlı ve
    idareci olarak da yetiştirilmeye başlanmıştır. Bunun yanında Sırbistan
    Kralı’nın kızı ile evlenmesi, Avrupalı prensliklerle nispeten iyi
    ilişkiler kurması, onun devşirme unsurların etkisinde kalmakla itham
    edilmesine sebep olmuştur.


    Sultan Bayezid’in en büyük emeli şüphesiz İstanbul’u fethetmekti. Bunun
    için Boğaza Anadolu Hisarını yaptırmıştır. Üç defa İstanbul’u
    kuşatmasına rağmen hem Batıdan hem Doğudan gelen tehditler, diğer
    taraftan İstanbul kalelerini aşacak teknik yetersizlikler ve yabancı
    danışmanlarının etkisi, onu bu emeline kavuşmaktan mahrum bırakmıştır.


    Merkezi hazinenin genişletilmesi, teşkilatlanma alanlarında önemli
    bürokratik yenilikler bu devire ait gelişmelerdir. Tahrir sistemine ait
    en eski kayıtlar bu döneme aittir. Ulemanın tasarrufundaki pek çok vakıf
    malı bu dönemde devlet erkine devredilmiş, idarede kul sistemi geniş
    ölçüde uygulanmaya başlamıştır. Hatta eski kayıtlarda, Bayezid’in,
    görevlerini suistimal eden kadıları çok şiddetli bir biçimde
    cezalandırdığına dair kayıtlar da bulunmaktadır.
    Diğer taraftan Sultan Bayezid, oldukça iyi bir idareci ve askerdir.
    Batıda ve Doğuda etrafını kuşatan düşmanlarına karşı aldığı kararlarda
    ve manevralarda son derece hızlı hareket etmesinden dolayı kendisine
    ‘Yıldırım’ lakabı verilmiştir.

      Forum Saati Paz 19 Mayıs 2024, 19:01