WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ



Join the forum, it's quick and easy

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

***Wep Arısı Arı Bir Sitedir. Wep Arısı Gerçek Düşünçeyi Yansıtan Sitedir***


    II.Beyazid Dönemi Fetihler

    ZonGiSi
    ZonGiSi


    Mesaj Sayısı : 173
    Points : 63015
    Reputation : 3
    Kayıt tarihi : 11/12/12
    Yaş : 45

    II.Beyazid Dönemi Fetihler  Empty II.Beyazid Dönemi Fetihler

    Mesaj tarafından ZonGiSi C.tesi 01 Haz. 2013, 14:51

    II.Beyazid Dönemi Fetihler

    II. Beyazıt devri 31 yıl sürmüş ve fetihler
    bakımından sönük geçmiştir. Bu devir, Fatih ile Yavuz Sultan Selim
    devirleri arasında geçen sönük, durgun bir dönem olarak kabul
    edilmektedir. Bu durgunluğun sebeplerinin başında “Cem Sultan Olayı”
    gelmektedir. Bunun yanında II. Bcyazıt’ın savaştan pek hoşlanmayan bir
    hükümdar olması ve daha çok ilimle meşgul olmak istemesinin tesiri
    vardır.

    II. Beyazıt, Osmanoğulları içinde Fatih’ten sonra en bilgili ve bilgin
    olanıdır, İslâmî ilimler başta olmak üzere felsefe, matematik ve musikî
    öğrenimi görmüştü. Bestekâr, hattat ve şair olan II. Beyazıt tasavvufa
    meraklıydı. Bu yüzden kendisine “Sofu” “Veli” unvanları verilmiştir.
    Bilgin ve sanatkârlar için özel bir bütçesi bulunuyordu. Kendisine
    sunulan bütün eserleri okur, değerli bulduklarını, teşvik ve taltif
    ederdi.

    Devrinde Osmanlı Devleti’nin mevcut gücünü korumuş, ordu ve donanmayı
    geliştirmiştir. Özellikle topçu ve süvari teşkilâtını İslâhata tâbi
    tutmuştur. Zamanında Venedik’ten Modon, Koron, tnebahtı; Boğdan
    Bcyliği’ndcn Karadeniz kıyılarındaki Kili ve Akkerman kaleleri
    fethedilmiştir.


    Osmanlı-Memlûk İlişkileri

    Memlûk Devleti, Mısır’da 1250′dc Eyyûbilerin yerine kurulmuştur. Mısır,
    Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Sudan, Libya, Hicaz, Yemen ve Fırat’a
    kadar Anadolu toprakları bu devletin hâkimiyetinde idi. Dulkadıroğullan,
    Ramazanoğulları, Kıbns ve Tunus da Memlûk Devleti’ne tabi idi.

    Osmanlı ve Memlûk Türk devletlerini Fırat-Toroslar birbirinden
    ayınyordu. Memlûk nüfuz ve hâkimiyeti Osmanlı Devleti tarafından Fırat
    ve Toroslar’ın ötesine atılmıştı. Çukurova’daki Ramazanoğulları Memlûk
    hâkimiyetini tanıyordu. Buna karşılık Memlûkler, Maraş ve çevresindeki
    Dulkadiroğullan’nın Osmanlı Devleti hâkimiyetinde olduğunu kabul
    etmiyorlardı. Suriye’yi elde tutmak için Çukurova’da yerleşmek ve hâkim
    olmak için Fırat ötesi ülkeleri ellerinde bulundurmak istiyorlardı. Her
    iki Türk devletinin jeopolitik bakımdan menfaatleri Çukurova’da
    çatışıyordu.

    Türk hacılanna yapılan saldırılan önleyemeyen Memlûk Devleti, 1482′de
    Güney Hindistan Türk devleti Behmenîler’in Sultan II. Beyazıt’e
    gönderdiği hediyelere de el koyuyordu. Açıklanan uzun ve kısa vadeli
    sebeplerden 1485′tc Çukurova ve Toroslar ci-vannda iki devlet arasında
    savaş başladı. 6 yıl süren bu savaşlar asla topyekûn bir savaş olmadığı
    gibi, önemli sonuçlar da doğurmadı. İki taraf 6 yıl boyunca büyük
    kayıplar verdiler. Anadolu ile ticarî ilişiği kesilen Memlûk Sultanı
    Kayıtbay, Tunus Sultanı’ndan barış için arabuluculuk yapmasını istedi.
    Tunus Sultanı III. Yahya’nın arabuluculuğu ile iki devlet anlaştı ve
    barış yapıldı (1491). Barış antlaşmasına göre iki devlet arasındaki eski
    sınır ve hukukî durumlar (statüko) korundu. Dulkadiroğullan Beyliği,
    Osmanlı Devleti’nin; Ramazanoğulları Beyliği ise, Memlûk Devletinin
    hâkimiyetine bırakıldı. Osmanlı Devletinin takip ettiği cihan devleti
    olma siyasetinden çıkan anlaşmazlık geçici olarak kapanmıştı. Bu
    anlaşmazlık, Yavuz Sultan Sclim’in Mısır’ı fethetmesi ve Memlûk Türk
    Devleti’ni yıkması ile sona erecektir.


    Osmanlı-Venedik İlişkileri

    Sultan II. Beyazıt, “Cem Sultan Olayı” sebebiyle, Fatih devrinde
    başlatılan İtalya (Pulya) Seferi’ne son verdi. Bunun üzerine Türk ordusu
    Otranto’dan geri çekildi. Türklerin Otranto’da yaptıkları tahkimatı
    inceleyen İtalyanlar, bundan sonra yaptıkları askerî tahkimatlarda
    Otranto’yu ömek aldılar. Böylece, İtalya Seferi’nden yine İtalyanlar
    kârlı çıktı.

    Cem Sultan’ın ölümü ile rahatlayan Sultan II. Beyazıt, Venedık’e ağır
    bir darbe indirmek istiyordu. Bu sırada, Mora Yarımadasının batısındaki
    İnebahtı, Modon, Koron ve Navarin limanlan üs olarak Venedik’in
    hâkimiyetinde idi. II. Beyazıt 1499-1500 yılarında iki defa Venedik
    üzerine sefer düzenledi. Mora’dan tamamen çıkarılan Venediklilerden
    Modon, Koron, İnebahtı, Navarin ve Draç kaleleri alındı. Bu seferlerde,
    Kemal ve Burak reislerin komutasındaki Türk donanması, Mora’nın
    güneybatı ucunda bulunan Sapianza Adası yakınlarında, 200 parçalık
    Venedik donanmasını perişan etti. Türkler, tarihteki ilk büyük açık
    deniz muharebesini kazandılar (28 Temmuz 1499).

    Türk akınları ile Venedik Ovası’nda baskı allına alınan, ticareti büyük
    ölçüde sekteye uğrayan ve sıkışık durumda kalan Venedik Cuhuriyeti barış
    istedi. 14 Aralık 1502′de Osmanlı-Venedik (istanbul) Antlaşması ile
    barış yapıldı. Bu antlaşmaya göre, fethedilen yerler (Modon, Koron,
    İnebahtı, Navarin ve Draç) Türklerde; sadece Kefalonya Venedik’te
    kalıyordu.


    Osmanlı-İran ilişkileri

    Akkoyunlu Türk Devleti, 1502′de yine bir Türk hanedanından olan Şah
    İsmail Safevî tarafından yıkılmıştır. Şah İsmail, Akkoyunluları
    başkentleri Tebriz’den kovmuş ve Tebriz başkent olmak üzere İran’da
    Safevî Devleti’ni kurmuştur. Safevîler Akkoyun-luların mirasını
    toplayarak İran, Irak, Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya’ya hâkim
    olmuşlardır. Akkoyunlular Oguzlann Bayındır, Osmanlılar ise Kayı
    boyundandır. Safevî Devleti’ni kuran Şah İsmail Safevî, ana tarafından
    Akkoyunlu Sultam Uzun Hasanın torunudur.

    Şah İsmail Safevî, Diyarbakır ve Taşkent arasında uzanan geniş
    topraklara hâkim olmak istiyordu. Osmanlı Devleti’nden Doğu Anadolu’yu
    almak isteyen Şah İsmail, Anadolu’ya kendi adamlannı gönderdi.
    Anadolu’daki Türkmenleri kazanmak ve kendi ta-raflanna çekmek isteyen
    Şah İsmail’in adamları yoğun bir propaganda faaliyetine başladılar. II.
    Beyazıt’ın zaafı, devlet adamlarının kayıtsızlığı ve şehzadelerin
    hükümdar olmak için birbirleriyle rekabetleri Şah İsmail’in
    faaliyetlerini kolaylaştıran sebeplerdendir.

    Şah İsmail, 1507′de Osmanlı Devleti’ne tâbi Dulkadiroğullan Beyi
    Alâüddevle Bozkurt Bey’in kızıyla evlenmek istedi. Bozkurt Bey, Şah
    İsmail’in bu isteğini reddetti. Bunun üzerine Şah İsmail, Osmanlı
    topraklannı çiğneyerek Alâüddevle Bozkurt Bey’i yendi. Bu Küstahça
    tecavüzünü” sebebi sorulduğunda: “Pâdişâh benim babamdır, onların
    memleketinde gözüm yoktur.” diye özür dileyerek Maraş ve Elbistan’a
    girdi. Dulkadiroğullan’nın hanedan mezarlarını yaktırdı. Bu tecavüzü ile
    Şah İsmail, birer Türk devleti olan ve Çukurova hâkimiyeti için
    birbirleri ile çekişen Osmanlıların ve Memlûklerin tepkisini ölçmüştür.
    Her iki devlet de İran’a harp açmaktan çekinmiştir.

    Kendisine tâbi ve kayınpederi bulunan bir beyliğin hükümdarının
    ezilmesini seyretmekle kalan II. Beyazıt’ın, bu olayla istikbâli
    karardı. Şehzade Selim’in başına devlet kuşunun konmasına sebep oldu.
    Şah İsmail Safevî’nin tecavüzüne karşılık, Trabzon Sancakbeyi Şehzade
    Selim, Azerbaycan’a kadar akın yaparak İran topraklarını çiğnedi. Safevî
    hanedanından bir şehzadeyi (İbrahim Mirza) esir alıp Trabzon’a
    getirerek öldürttü. Bütün gözler Trabzon Sancakbeyi Şehzade Selim’e
    çevrildi.

    Şah İsmail’in, düşüncelerini yaymak için görevlendirdiği Şahkulu,
    Antalya, Manisa, Kütahya taraflarında bir isyan çıkardı (1511). Kayseri
    ve Sivas arasında, Gök-çay Meydan Savaşı’nda Osmanlı Türk ordusu ile
    Şahkulu (Şeytankulu) kuvvetleri karşılaştı. Şahkulu kuvvetleri yenildi
    ve Şahkulu öldürüldü. Bu olaylar, II. Beyazıt’ın son zamanlarında
    Osmanlı Devleti’nde ciddi bunalımların doğmasına sebep oldu. Oğulları
    Şehzade Ahmet, Şehzade Korkut ve Şehzade Selim arasında babalarının
    sağlığında taht mücadeleleri başladı.

    Osmanlı Devlcti’nin Akdeniz hâkimiyetine önem veren Sultan II. Beyazıt,
    Endülüs’teki Müslümanları İspanyol zulmünden korumak ve kurtarmak
    istedi. Bu sebeple Kemal Reis komutasındaki Türk donanması iki defa
    İspanya üzerine sefer yaptı. Bu iki sefer, ne yazık ki İspanya’daki son
    Müslüman devleti Gırnâta’nın yıkılmasını önleyemedi (1492). Kemal
    Reis’in Batı Akdeniz’e müdahale niteliğindeki seferleri; İspanya’daki
    Müslümanların Kuzey Afrika’ya (Cezayir, Fas, Tunus) göçünü sağladı.
    Kuzey Afrika’da Türk gücüne, idaresine ve adaletine büyük bir hayranlık
    doğmasına sebep oldu. Türk hâkimiyetinin gelecekte buralara uzanmasının
    ve tutunmasının temelleri atıldı.

      Forum Saati Paz 19 Mayıs 2024, 18:06