I.Mehmed Dönemi Fetihler
Çelebi Mehmed Rumeli’ndeki olaylarla
uğraşırken, Karamanoğlu yine harekete geçti. Germiyanoğlu Yakub Bey’in
Mehmed Çelebi’ye itaatini bildirmesi üzerine Bursa’yı kuşattı. Hacı İvaz
Paşa’nın kahramanca müdafaası üzerine Yıldırım Bâyezid’in sur dışında
kalan kabrine hakaret bile etti. İşte bu kargaşa içinde Sultânlık
koltuğuna oturan Mehmed Çelebi, Aydın’daki Candaroğullarının da
tabiiyetini kabul ettikten sonra Karamanoğlu’nun üzerine yürüdü ve
halasının oğlu olan Karamanoğlu II. Mehmed Bey’i esir aldı. Sonra
affetti. Bu arada Venedik donanmasına karşı 1416 yılında Çalı Bey
komutasındaki Osmanlı donanması hücuma geçti, ancak mağlup oldu. Buna
karşılık Macar Kralı Sigismund’un haçlı seferi teşebbüsü, Mehmed
Çelebi’nin bir paşası olan Gâzî İshak Bey tarafından püskürtülünce
Osmanlı prestij kazandı. İshak Bey’in 1415 muharebesinden sonra
Türklerin Bosna Sarayı dedikleri Sarajevo Osmanlı’nın eline geçti. İshak
Bey’in Rumeli’deki bu fetihleri Romanya ve diğer Balkan bölgelerinde de
devam etti. Sultân Mehmed de boş durmuyor ve Sinop’daki Candar
Beğliğinin bir kısım topraklarını Osmanlı Devleti’ne ilhak ediyordu.
Osmanlı Devleti, yeniden eski ihtişamına kavuşmak üzere iken, iç ve dış
düşmanlar, iki büyük gaileyi Osmanlı Devleti’nin başına açmakta
gecikmediler. Ancak Sultân Mehmed’in fevkalade basiretli idaresi ve
Allah’ın yardımıyla bu iki büyük bela da aşıldı.
Bunlardan birincisi, Şeyh Bedreddin isyânı idi. Musa Çelebi’nin
Kazaskeri ve bir nevi Şeyhülislâmı olan bu ilim adamı, belli çevrelerce
kullanıldı. Musa Çelebi’nin tasfiyesinden sonra Sultân Mehmed tarafından
yüksek bir maaş verilerek İznik’te mecburi ikamete zorlanan Şeyh
Bedreddin, Aydın ve İzmir taraflarında fesada başlayan Börklüce Mustafa
ve Manisa civarında ortaya çıkan ve aslında bir Yahudi dönmesi olan
Torlak Kemal ile olan eski ilişkilerinden korkarak, Kastamonu-Sinop-Kefe
üçgenini takipten sonra Eflak Voyvodasına sığındı. Daha önce Şeyh
Bedreddin’in kazaskerliği sırasında onun kethüdalığını yapan Börklüce
Mustafa, İzmir’de, Urla yarımadasının kuzey tarafındaki Karaburun’da,
Yahudi dönmesi Torlak Kemal ise, Manisa’nın Kızılbaşlarla meskûn
bölgelerinde Osmanlı Devleti’nin aleyhinde bir isyan hareketine hazırlık
yapıyorlardı. Şeyh Bedreddin’in de Rumeli’de bu tür hareketlere girişme
teşebbüsleri bardağı taşıran son damla oldu. Bizans bunları şiddetle
destekliyordu. Ordularının sayısı 5.000 ve 10.000’lerle ifade edilen ve
Dede Sultân diye de anılan Börklüce Mustafa’nın isyanı, Timurtaş
Paşa-zade Ali Bey’in de mağlup olmasıyla ciddileşti. Mehmed Çelebi’nin
oğlu Şehzâde Murâd, Bâyezid Paşa’nın da yardımıyla Börklüce Mustafa ve
asi kuvvetlerin üzerine yürüdü ve ele geçirilen Dede Sultân idam edildi.
Bunu Torlak Kemal’in tepelenmesi izledi ve böylece Osmanlı Devleti’nde
ilk ciddi alevi isyanı bastırılmış oldu.
Bunun üzerine Rumeli’deki Deliorman’da yerleşen Şeyh Bedreddin isyanı
genişletme çabalarını sürdürdü. Selanik taraflarında Düzmece Mustafa ile
meşgul olan Sultân Mehmed, olayı duyunca hemen Serez’e geldi ve Bâyezid
Paşa’nın gayretiyle Şeyh Bedreddin ele geçirildi ve Serez çarşısında
idam edildi. İdamına fetvâ veren ise, Sa’deddin Teftezâni’nin
talebelerinden olan Herat’lı Mevlânâ Haydar’dır. 1420 yılında bu olay da
kapatılmıştır.
Sultân Mehmed’in ikinci belası ise, Timur tarafından esir alınarak 16
yıl ortadan kaybolan ve ancak Bizans ve benzeri dış düşmanların tahriki
ile saltanat iddiasıyla ortaya çıkan Yıldırım’ın gerçekten oğlu Düzmece
Mustafa’dır. Normalde Sultân Mehmed’in ağabeyidir. Niğbolu Sancakbeyi
Aydınoğlu Cüneyd’in de desteğini alarak kıyam eden Düzmece Mustafa,
Sultân Mehmed’e yenildi ve Bizans İmparatoruna sığındı. Sultân Mehmed
hayatta olduğu müddetçe salıverilmemek ve buna karşılık İmparatora yılda
300.000 akçe ödenmek şartıyla anlaşma yapıldı ve hatta bu anlaşmanın da
etkisiyle Sultân Mehmed, 1420’de İstanbul’da İmparator II. Manuel’i
ziyaret bile etti.
Sultân Mehmed Çelebi 39 yaşında vefat etti ve Bursa’daki Yeşil Türbeye
defn olundu. Vefatında Osmanlı devleti eski genişliğine ve kuvvetine
ulaşmıştı. 24 kere savaşa giren Mehmed Çelebi 40 yerinden yara almıştı.
Samimi, dürüst, dindar ve diplomat bir devlet adamıydı.
ZEVCELERİ: 1- Şeh-zâde Kumru Hâtûn; Amasyalı bir Paşa’nın torunu. 2- Emine Hâtun; Dulkadır oğlu Mehmed Bey’in kızı ve II. Murad’ın annesi.
ÇOCUKLARI: 1- Şehzâde Küçük Mustafa. 2- Şehzâde II. Murâd. 3- Şehzâde Mahmûd. 4- Şehzâde Yusuf. 5- Şehzâde Ahmed.
Sultân Mehmed Çelebi zamanındaki ileri gelen devlet adamları arasında,
baştan beri onun sadık bir veziri olan Bâyezid Paşa’yı, ilmiyeden gelen
İbrahim Paşa’yı ve Bursa kahramanı Hacı İvaz Paşa’yı; asrındaki büyük
âlimler arasında Sa’deddin Teftezânî’nin talebelerinden Mevlânâ
Burhânüddin Haydar’ı, Mevlânâ Sarı Ya’kub’u, Kara Ya’kub lakabıyla
meşhur olan Ya’kub bin İdris’i, Kâfiyeci lakabıyla meşhur Mevlânâ
Muhyiddin’i ve Bâyezid-i Sofî’yi; zamanındaki maneviyât erenlerinden
özellikle Şeyh Abdüllatif’i, Amasyalı Pir İlyas’ı ve Şeyh Muslihuddin
Halife’yi; şâirlerden ise sadece Hüsrev ü Şirin müellifi Şeyhi ile Molla
Ezherî ve Şair Zihni’yi sayabiliriz .
Çelebi Mehmed Rumeli’ndeki olaylarla
uğraşırken, Karamanoğlu yine harekete geçti. Germiyanoğlu Yakub Bey’in
Mehmed Çelebi’ye itaatini bildirmesi üzerine Bursa’yı kuşattı. Hacı İvaz
Paşa’nın kahramanca müdafaası üzerine Yıldırım Bâyezid’in sur dışında
kalan kabrine hakaret bile etti. İşte bu kargaşa içinde Sultânlık
koltuğuna oturan Mehmed Çelebi, Aydın’daki Candaroğullarının da
tabiiyetini kabul ettikten sonra Karamanoğlu’nun üzerine yürüdü ve
halasının oğlu olan Karamanoğlu II. Mehmed Bey’i esir aldı. Sonra
affetti. Bu arada Venedik donanmasına karşı 1416 yılında Çalı Bey
komutasındaki Osmanlı donanması hücuma geçti, ancak mağlup oldu. Buna
karşılık Macar Kralı Sigismund’un haçlı seferi teşebbüsü, Mehmed
Çelebi’nin bir paşası olan Gâzî İshak Bey tarafından püskürtülünce
Osmanlı prestij kazandı. İshak Bey’in 1415 muharebesinden sonra
Türklerin Bosna Sarayı dedikleri Sarajevo Osmanlı’nın eline geçti. İshak
Bey’in Rumeli’deki bu fetihleri Romanya ve diğer Balkan bölgelerinde de
devam etti. Sultân Mehmed de boş durmuyor ve Sinop’daki Candar
Beğliğinin bir kısım topraklarını Osmanlı Devleti’ne ilhak ediyordu.
Osmanlı Devleti, yeniden eski ihtişamına kavuşmak üzere iken, iç ve dış
düşmanlar, iki büyük gaileyi Osmanlı Devleti’nin başına açmakta
gecikmediler. Ancak Sultân Mehmed’in fevkalade basiretli idaresi ve
Allah’ın yardımıyla bu iki büyük bela da aşıldı.
Bunlardan birincisi, Şeyh Bedreddin isyânı idi. Musa Çelebi’nin
Kazaskeri ve bir nevi Şeyhülislâmı olan bu ilim adamı, belli çevrelerce
kullanıldı. Musa Çelebi’nin tasfiyesinden sonra Sultân Mehmed tarafından
yüksek bir maaş verilerek İznik’te mecburi ikamete zorlanan Şeyh
Bedreddin, Aydın ve İzmir taraflarında fesada başlayan Börklüce Mustafa
ve Manisa civarında ortaya çıkan ve aslında bir Yahudi dönmesi olan
Torlak Kemal ile olan eski ilişkilerinden korkarak, Kastamonu-Sinop-Kefe
üçgenini takipten sonra Eflak Voyvodasına sığındı. Daha önce Şeyh
Bedreddin’in kazaskerliği sırasında onun kethüdalığını yapan Börklüce
Mustafa, İzmir’de, Urla yarımadasının kuzey tarafındaki Karaburun’da,
Yahudi dönmesi Torlak Kemal ise, Manisa’nın Kızılbaşlarla meskûn
bölgelerinde Osmanlı Devleti’nin aleyhinde bir isyan hareketine hazırlık
yapıyorlardı. Şeyh Bedreddin’in de Rumeli’de bu tür hareketlere girişme
teşebbüsleri bardağı taşıran son damla oldu. Bizans bunları şiddetle
destekliyordu. Ordularının sayısı 5.000 ve 10.000’lerle ifade edilen ve
Dede Sultân diye de anılan Börklüce Mustafa’nın isyanı, Timurtaş
Paşa-zade Ali Bey’in de mağlup olmasıyla ciddileşti. Mehmed Çelebi’nin
oğlu Şehzâde Murâd, Bâyezid Paşa’nın da yardımıyla Börklüce Mustafa ve
asi kuvvetlerin üzerine yürüdü ve ele geçirilen Dede Sultân idam edildi.
Bunu Torlak Kemal’in tepelenmesi izledi ve böylece Osmanlı Devleti’nde
ilk ciddi alevi isyanı bastırılmış oldu.
Bunun üzerine Rumeli’deki Deliorman’da yerleşen Şeyh Bedreddin isyanı
genişletme çabalarını sürdürdü. Selanik taraflarında Düzmece Mustafa ile
meşgul olan Sultân Mehmed, olayı duyunca hemen Serez’e geldi ve Bâyezid
Paşa’nın gayretiyle Şeyh Bedreddin ele geçirildi ve Serez çarşısında
idam edildi. İdamına fetvâ veren ise, Sa’deddin Teftezâni’nin
talebelerinden olan Herat’lı Mevlânâ Haydar’dır. 1420 yılında bu olay da
kapatılmıştır.
Sultân Mehmed’in ikinci belası ise, Timur tarafından esir alınarak 16
yıl ortadan kaybolan ve ancak Bizans ve benzeri dış düşmanların tahriki
ile saltanat iddiasıyla ortaya çıkan Yıldırım’ın gerçekten oğlu Düzmece
Mustafa’dır. Normalde Sultân Mehmed’in ağabeyidir. Niğbolu Sancakbeyi
Aydınoğlu Cüneyd’in de desteğini alarak kıyam eden Düzmece Mustafa,
Sultân Mehmed’e yenildi ve Bizans İmparatoruna sığındı. Sultân Mehmed
hayatta olduğu müddetçe salıverilmemek ve buna karşılık İmparatora yılda
300.000 akçe ödenmek şartıyla anlaşma yapıldı ve hatta bu anlaşmanın da
etkisiyle Sultân Mehmed, 1420’de İstanbul’da İmparator II. Manuel’i
ziyaret bile etti.
Sultân Mehmed Çelebi 39 yaşında vefat etti ve Bursa’daki Yeşil Türbeye
defn olundu. Vefatında Osmanlı devleti eski genişliğine ve kuvvetine
ulaşmıştı. 24 kere savaşa giren Mehmed Çelebi 40 yerinden yara almıştı.
Samimi, dürüst, dindar ve diplomat bir devlet adamıydı.
ZEVCELERİ: 1- Şeh-zâde Kumru Hâtûn; Amasyalı bir Paşa’nın torunu. 2- Emine Hâtun; Dulkadır oğlu Mehmed Bey’in kızı ve II. Murad’ın annesi.
ÇOCUKLARI: 1- Şehzâde Küçük Mustafa. 2- Şehzâde II. Murâd. 3- Şehzâde Mahmûd. 4- Şehzâde Yusuf. 5- Şehzâde Ahmed.
Sultân Mehmed Çelebi zamanındaki ileri gelen devlet adamları arasında,
baştan beri onun sadık bir veziri olan Bâyezid Paşa’yı, ilmiyeden gelen
İbrahim Paşa’yı ve Bursa kahramanı Hacı İvaz Paşa’yı; asrındaki büyük
âlimler arasında Sa’deddin Teftezânî’nin talebelerinden Mevlânâ
Burhânüddin Haydar’ı, Mevlânâ Sarı Ya’kub’u, Kara Ya’kub lakabıyla
meşhur olan Ya’kub bin İdris’i, Kâfiyeci lakabıyla meşhur Mevlânâ
Muhyiddin’i ve Bâyezid-i Sofî’yi; zamanındaki maneviyât erenlerinden
özellikle Şeyh Abdüllatif’i, Amasyalı Pir İlyas’ı ve Şeyh Muslihuddin
Halife’yi; şâirlerden ise sadece Hüsrev ü Şirin müellifi Şeyhi ile Molla
Ezherî ve Şair Zihni’yi sayabiliriz .