WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ



Join the forum, it's quick and easy

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WEP ARISI SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

***Wep Arısı Arı Bir Sitedir. Wep Arısı Gerçek Düşünçeyi Yansıtan Sitedir***


    Yavuz Sultan Selim

    ZonGiSi
    ZonGiSi


    Mesaj Sayısı : 173
    Points : 63015
    Reputation : 3
    Kayıt tarihi : 11/12/12
    Yaş : 45

    Yavuz Sultan Selim  Empty Yavuz Sultan Selim

    Mesaj tarafından ZonGiSi C.tesi 01 Haz. 2013, 14:52

    Yavuz Sultan Selim

    Yavuz Sultan Selim 10 Ekim 1470 günü doğdu.
    Babası Sultan İkinci Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur. Gülbahar Hatun
    Dulkadiroğulları beyliğindendir. Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, geniş
    omuzlu, kalın kemikli, omuzlarının arası geniş, yuvarlak başlı, kırmızı
    yüzlü, uzun bıyıklı ve yiğit bir padişahtı. Sert tabiatlı ve cesurdu.
    Kuvvetli bir ilim tahsili yapmıştı.

    Babası Sultan İkinci Bayezid, padişah olduktan sonra, askeri sevk ve
    devlet idareciliğini öğrenmesi için, Şehzade Selim'i Trabzon Sancağı'na
    tayin etti. Şehzade Selim, Trabzon'da devlet işlerinin yanında, ilimle
    uğraşır ve büyük alim Mevlana Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip
    ederdi. Trabzon'u çok güzel idare eden Şehzade Selim'in bu arada komşu
    devletler de ilişkisi oldu. Valiliği sırasında Trabzon halkını rahat
    bırakmayan Gürcüler üzerine üç sefer yaptı. En önemlisi olan Kütayis
    seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek
    Osmanlı topraklarına kattı (1508). Buralarda yaşayan Gürcülerin hepsi
    müslüman oldular.

    Çok güzel ata biniyor, devrin en meşhur silahşörlerini alt edecek kadar
    iyi kılıç kullanıyordu. Güreşmekte, ok ve yay yapmada üstüne yoktu.
    Harpten hoşlanmakla beraber çok ince bir ruha da sahipti. Çok mütevazi
    bir kişiliğe sahip olan Yavuz Sultan Selim, her öğün yemekte tek çeşit
    yemek yerdi ve ağaçtan tabaklar kullanırdı. Gösterişten hoşlanmaz,
    devlet malını israf etmezdi. Babasından devraldığı tatminkar hazineyi
    ağzına kadar doldurdu. Hazinenin kapısını mühürledikten sonra, söyle
    vasiyet etti: "Benim altınla doldurduğum hazineyi, torunlarımdan her kim
    doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Humayun
    benim mührümle mühürlensin." Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra gelen
    padişahların hiçbiri hazineyi dolduramadığından, hazinenin kapısı daima
    Yavuz'un mührüyle mühürlendi. Yavuz Sultan Selim, ataları hep sakal
    uzattıkları halde sakalını keserdi. Bunun sebebini soranlara "Sakalımı
    ele vermemek için kesiyorum" dediği rivayet edilir. Bir kulağına da küpe
    takardı. 22 Eylül 1520'de "Aslan Pençesi" denilen bir çıban yüzünden
    henüz 50 yaşında iken vefat etti. Hayatının son dakikalarında Yasin-i
    Şerif okuyordu. Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde babasının cenaze
    namazını kıldıktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye
    defnettirdi. Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i sekiz yıla seksen yıllık
    iş sığdırmış büyük bir padişah olarak değerlendirdiler.


    ÇALDIRAN SAVAŞI

    Yavuz Sultan Selim, babası Sultan İkinci Bayezid ve kardeşleri ile taht
    mücadeleleri vererek tahta çıktığında, Osmanlı Devleti sıkıntılı bir
    dönem yaşıyordu. Bu bunalımlı dönemin en büyük sebebi Doğu'daki
    Şii-Safevi Devletiydi. Bu devletin ortadan kalkmasıyla huzur sağlanacak
    ve Türkistan yolu Osmanlılara açılacaktı. Yavuz Sultan Selim'in en büyük
    amacı doğudaki bütün Türk İslam devletlerini tek bir devlet çatısı
    altında birleştirmekti. Yavuz Sultan Selim, 1514 yılı baharında
    ordusuyla birlikte İran seferine çıktı. Osmanlı kuvvetleri, Erzincan'dan
    Tebriz'e doğru yürüyüşüne devam etti. Çaldıran'da 23 Ağustos 1514'te
    yapılan savaşta Osmanlı kuvvetleri büyük bir zafer kazanırken, Safeviler
    bozguna uğradılar. Şah, kaçarak hayatını zor kurtardı. Yavuz yoluna
    devam ederek Tebriz'e girdi. Şehirdeki birçok sanatçı ve ilim adamı
    İstanbul'a gönderildi. Bu zafer sonucunda Şah İsmail eski prestijini
    kaybetti. Bu sayede Doğu Anadolu'da Osmanlılar için bir tehlike kalmamış
    oldu. 15 Eylül 1514'te de Tebriz'den Karabağ'a hareket eden Yavuz'un
    amacı, kışı orada geçirip, baharda İran'ı tümüyle almaktı. Ancak şartlar
    müsait olmadığı için Amasya'ya gidildi. Çaldıran Zaferi'nden sonra,
    Erzincan, Bayburt kesin olarak Osmanlı hakimiyetine geçti. Kemah kalesi
    alındı. 12 Haziran 1515'de kazanılan Turnadağ zaferi ile Dulkadiroğlu
    beyliğine son verildi. Diyarbakır, Mardin ve Bitlis Osmanlı hakimiyetine
    girdi. Böylece Anadolu'da Türk birliği sağlanmış oldu.


    MERCİDABIK ZAFERİ

    Fatih Sultan Mehmed devrinden kalan anlaşmazlık ve İran Seferi,
    Mısırlıların ve Safevilerin ittifak yapmalarına neden oldu. Yavuz Sultan
    Selim, bu ittifakın yapılacağını öğrenince Mısır seferine karar verdi.
    Yavuz Sultan Selim, 5 Haziran 1516'da Mısır seferine çıktı. 27 Temmuz
    günü Osmanlı Ordusu Mısır sınırına dayanmıştı. Mısır Sultanlığına bağlı
    Antep (18 Ağustos 1516) ve Besni (19 Ağustos 1516) kaleleri birer gün
    arayla teslim oldular. Ancak asıl savaş 24 Ağustos 1516'da Mercidabık'da
    oldu. Mısır Ordusu Osmanlıların ezici top ateşi karşısında fazla
    dayanamadı. Mısır hükümdarı Gansu Gavri ölü olarak bulundu. Kazanılan
    Mercidabık zaferi sonunda Suriye'nin kapıları Osmanlılara açılmış oldu.


    MEMLÜKLER VE RİDANİYE ZAFERİ

    28 Ağustos 1516'da Halep'e giren Yavuz Sultan Selim hiçbir direnmeyle
    karşılaşmadan şehri teslim aldı. Hama (19 Eylül 1516), Humus (21 Eylül
    1516) ve Şam (27 Eylül 1516) aynı şekilde teslim olurken, Lübnan
    emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul ettiler. Yoluna devam eden Yavuz
    30 Aralık 1516'da Kudüs'e, 2 Ocak 1517'de Gazze'ye girdi. Mercidabık
    Savaşı'ndan sonra Mısır'ın başına Tumanbay geçti. Tumanbay Osmanlı
    hakimiyetini kabul etmediği gibi, barış teklifi için gelen Osmanlı
    elçisini öldürmüş ve Venediklilerden top ve silah alarak Ridaniye'de
    kuvvetli bir savunma hattı kurmuştu. Yavuz Sultan Selim, ordusuyla
    birlikte, ilkçağdan beri hiçbir komutanın cebren geçemediği Sina çölünü
    13 günde geçerek, Ridaniye'de Mısır Ordusu ile karşılaştı. Mısır
    Ordusu'na, El-Mukaddam Dağının etrafını dolaşarak güneyden saldıran
    Yavuz Sultan Selim, bu manevra sayesinde Mısır Ordusunun yönleri sabit
    olan toplarını etkisiz hale getirdi. 22 Ocak 1517'de Ridaniye Zaferi
    kazanıldı. Bu zaferle birlikte Memlük Devleti tarihe karıştı.


    HALİFE YAVUZ SULTAN SELİM

    24 Ocak 1517'de Kahire alındı. 4 Şubat 1517'de Yavuz büyük bir törenle
    Kahire'ye girdi ve Mısır Memlüklerine bağlı Abbasi halifeliğine son
    verdi. Yakalanan Tumanbay idam edildi. Mısır Seferi sonunda Suriye,
    Filistin ve Mısır Osmanlı hakimiyetine girdi. Ayrıca Hicaz ve yöresi de
    Osmanlı topraklarına katıldı. Doğu ticaret yolları tamamen Osmanlıların
    eline geçti. Elde edilen ganimetler ve alınan vergilerle Osmanlı
    Hazinesi doldu. 6 Temmuz 1517'de Emanet-i Mukaddese (Mukaddes Emanetler)
    denilen ve aralarında Hz.Muhammed'in (S.A.V) hırkası, dişi, sancağı ve
    kılıcı da bulunan eşyaları, Hicaz'dan Yavuz Sultan Selim'e gönderildi.
    29 Ağustos 1516'da Hilafet Abbasi soyundan Osmanlı Soyuna geçti. Yavuz
    Sultan Selim, Ayasofya Camii'nde yapılan bir törenle, son Abbasi
    halifesi Üçüncü Mütevekkil'den (kendi deyimiyle Hadim-i Haremeyn-i
    Şerifeyn) Haremeyn-i Şerifeyn, yani Mekke ve Medine'nin hizmetkarı
    ünvanını devraldı ve böylece bütün Müslümanların dini ve siyasi lideri
    oldu. Rivayete göre, Üçüncü Mütevekkil kürsüye çıkıp, Halifeliği Osmanlı
    Padişahı Sultan Selim Han'a devrettiğini açıkladı. Sırtındaki cübbeyi
    Yavuz'a elleriyle giydirdi. Halifelik nişanlarından sayılan kılıcı
    elleriyle Yavuz'un beline bağladı. Yavuz Sultan Selim, o andan itibaren
    Müslümanların dini ve dünyevi lideri oldu. Artık yalnız padişah olarak
    değil, "halife" olarak da anılacaktı ve ondan sonra gelen tüm padişahlar
    aynı zamanda halife de olacaklardı. Yavuz Sultan Selim, tahtı
    devraldığında 2.375.000 km.kare olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi
    kısa bir sürede 6.557.000 km.kareye çıkarmayı başardı. Devletin
    gelişmesi için de bir çok faaliyeti oldu. Çok düzenli çalışan bir casus
    teşkilatı vardı. Bu sayede ülke içinden ve dışından istediği bilgileri
    alan Yavuz Sultan Selim'in adam seçiminde büyük bir isabet yeteneği
    vardı.


    İMAR ÇALIŞMALARI (MİMARİ)

    Yavuz Sultan Selim, dedesi Fatih Sultan Mehmed zamanında yapılan Haliç
    Tersanesini kapasite olarak arttırdı. Medreselerin yanında, sosyal ve
    ticari alanda hizmet verecek birçok bina inşa ettirdi. Hayatı yoğun
    savaşlarla geçen Yavuz Sultan Selim, Diyarbakır Fatih Paşa, Elbistan Ulu
    Camii, Şam Salihiye'de Muhyiddini Arabi'ye Camii, İmaret ve Türbesi
    gibi hayır eserleri de yaptırmaya fırsat bulmuştur. Ayrıca temelini
    attırdığı İstanbul Sultan Selim Camii'ni bitirmeye ömrü yetmemiş, bu
    eser oğlu Kanuni Sultan Süleyman tarafından tamamlanmıştır.

      Forum Saati Paz 19 Mayıs 2024, 17:02